top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

Sonsuz Güzellik: LANGKAWİ

SONSUZ GÜZELLİKTE ÜÇ GÜN

Şöyle palmiyeler, beyaz kumlar ve tropikal güneş hayaliniz varsa buyurun sizi Langkawi adasına konuk edeyim. Tropikal kumsallar, adalar, meyveler ve maymunlarla dolu bir maceraya davetlisiniz. Adada geçirdiğimiz üç günü toplu bir şekilde bir yazıda özetlemeye çalışacağım bol sulu bir yolculuğa çıkalım beraber.



Kuala Lumpur'dan üç gün gezi sonrası yola çıktık adaya ve buradan sonra Bangkok'a gideceğimiz için arada biraz değişikliğin iyi olacağını düşündük, öyle de oldu. Ocak ayı buralar için yağmursuz ve kış mevsimine denk geliyor. Rica ediyorum bu kış kelimesini tam olarak haylinizdeki kış ile karıştırmayın. Adada hava sıcaklığı bu mevsimde 33 derece civarında oluyor, nemlilik daha düşük olduğu için çok bunaltıcı olmadığı yazılıyor. Doğru çok bunaltıcı değil ancak tam ekvatordaki ultraviyole düzeyi o kadar yüksek ki insan biraz güneşte dolaşınca kızarmış tavuk gibi olabiliyor.



Kuala Lumpur'dan gelirken KLIA ekspress denen bir tren ile hava alanına geliyorsunuz. Bu trene binerken valizlerinizi orada teslim edip inerken almak mümkün. Uçuş kartlarınızı da orada veriyorlar. İnsana seyahati kolaylaştıran bir uygulama. Keşke bizim de ülkemizde olsa dedim. Sizinde aklınızda bulunsun.



Maleya'nın batısında en büyüğü Langkawi olan 99 adadan oluşan bir takımadalar topluluğu bulunuyor. Langkawi bir milyar yaşındaki kayaları ve 10 milyon yaşındaki yağmur ormanları ile yaşlı dünyanın en yaşlı kara parçalarından birisi. Şu an jeolojik parklar içerisinde koruma altında olan bu on milyon yaşındaki ormanın ağaçlarının köklerinin yer altında birbirine bağlı olması adayı deprem ve tsunamilerden koruyormuş.



Yüz yıllar boyunca korsanların saklanma noktası olmuş. Adanın konumu için bir harita incelemenizi öneririm. Bu incelemede göreceksiniz ki batıdaki eski dünyadan, Hindistan’dan veya Afrika’dan kalkan bir gemi, Çin’e gitmek için ya Malaka boğazından geçecek ya da fırtınalı bir denizde birkaç bin kilometre daha yol yapacak. Bu önemli konumu sayesinde korsanların cennetiymiş Langkawi. Şimdilerde ise bir turizm cenneti, özellikle “duty free zone” ilan edildikten sonra Tayland’ın adalarındaki gece hayatından uzak durmak isteyen turistlerle dolmaya başlamış.



Cennet gibi her yanı ormanlarla, tropik meyve bahçeleriyle, pirinç tarlalarıyla dolu bir yer burası. Beyaz kumlu tropik plajları ile Maldiv adalarını aratmayacak güzellikte. Langkawi tüm Türk turizm siteleri ve yazılarında yazıldığı gibi kırmızı kartal demek değil. Bu yanlışa nasıl organize bir şekilde düşülmüş bilmiyorum ama Sanskritçe Langka (sonsuz, sınırsız) ve wi (güzellik) kelimelerinin birleşiminden oluşan bir anlamı var. Bu sonsuz güzellik adasının sembolü olan Kırmızı kartallar ise bu adalara özgü bir tür sadece.



Adaya inince ilk sınavınız arabayla oluyor. Burası da İngiliz sömürgesinden kalma durum nedeniyle soldan trafik akışlı. Belki aranızda Kıbrıs'ta araba kullananlarınız vardır. Ben de kullanmıştım ama emin olun tam olarak aynı şey değil. Tropikal bir adadasınız küçücük yollar var. Tropikal iklim rahatlığı ile hareket eden gevşek insanlar nedeniyle bazı anlarda hayli zorlayıcı olabiliyor. Yanınızda sürekli telkinde bulunan bir yardımcı ile geziyorsunuz.



Siz de bizim gibi bu mevsimde gelirseniz “kış ortasında yaz tatili” molası verebilirsiniz. Ben bu üç günü ana akış içerisinde bizim yaptığımız şeklinde yazacağım. Sıralamalarında siz arzunuza göre değişiklik yapabilirsiniz. Ne yaparsınız bilmiyorum net olarak şunu garanti edebilirim çok dinlendirici keyifli bir tatil sizleri bekliyor. Yılın koşuşturmacasını unutacağınız, “dinlendim bana çok iyi geldi” diyeceğiniz bir kısım olacak. Bu cennet adanın sakin ve dingin duygu durumu insanda çok dinlenmişlik hissi yaratıyor.



Burada yazacaklarımdan başka ada civarında çok meşhur dalma noktaları var ancak bu yönde bir hevesimiz olmadığı için biz bu aktiviteye hiç girmedik. Payar adası ile ilgili bir şeyler okuyun bu yönde ilginiz varsa.



Arabadan inice ters direksiyon boğuşmacasında biraz mesafe kaydedince otele gitmeden direk Underwater World Langkawi adı verilen uzak doğunun en büyük deniz suyu akvaryumuna gitmenin uygun olacağını düşündüm.



Daha önce akvaryum göreniniz vardır ancak burası yarım milyon litrelik devasa akvaryumun yanında, rockhoper penguenleri, Afrika penguenleri, deniz ayıları ve papağanları ile hoş bir akvaryum. Sanırım akvaryum gören ve görmemiş olanlarınız için hoş bir deneyim olacak bizim çok hoşumuza gitti. Renkli balıklar bir çok benzerlerinden biraz daha farklı kılıyor.



İçerisinde komik görünümlü maymunlar bile vardı. Bu adaya özgü maymunlar ile daha sonra karşılaşacağımızı ve çok acayip deneyimler yaşayacağımızı henüz bilmiyorduk. Bu nedenle maymun görmüş Akdeniz insanı havamızı bozmadan devam edelim.



Türlü deniz analarının olduğu bölüm de çok hoştu. Gerçi sonra onlarla da bazı deneyimlerimiz oldu ama o an için hayalet gibi görüntüleriyle kalbimi çalmıştı doğrusu.



Kışın tropikal tatil yapmak çok sık yapa geldiğiniz bir faaliyet değilse size önerin bizim otelimiz Meritus Pelangi Beach Resort adlı bir tesisi seçin. Kesinlikle adanın en iyi oteli adaya göre biraz pahalı ama kesinlikle pişman olmazsınız.



Bir Malezya köyü şeklinde tasarlanmış. Hindistan cevizi ve palmiye ağaçları ile dolu, çimenlik alanlarla kaplı, iki adet havuzu bulunan, palmiyelerden oluşan kıyı şeridinin arkasında beyaz kumlu sahili ve tropik bir denizi bulunan sıradan bir otel.



İki yıl önce ilk Malezya gezisini tasarladığımdan beri hayalim bu tesiste konaklamaktı. Biraz pahalı demezseniz sanıyorum sizin Maldivler hayalini törpüleyecek cinsten bir yer.



Langkawi adasının en hareketli plajı olan Pantai Cenang yani Cenang plajında. Deniz kıyısına varıp bembeyaz kumlar, palmiyeler, Hindistan cevizleri ile dolu plaja bakınca İstanbul'dan bindiğinizde kış olması fikri daha da inanılmazlaşıyor. Ancak şunu belirteyim resimlerde sıcak çok görünmüyor. O yüzden bakmakta olduğunuz resimler aslından biraz daha baştan çıkarıcı görünüyor.



İnsan böyle bir yere gelince kendini sıcak su özlemiyle yanan Ruslar gibi hissediyor. Bu nedenle ilk işi bizim gibi havuza veya derin denize ulaşmak için yürümekten yorulmazsanız deniz bırakabilirsiniz. Hem denize girer hem de denizde akşam yürüyüşünüzü de yaparsınız. Çünkü üç yüz metrede falan boya olaşan bir derinlik var.



Plaj batıya bakıyor ve karşısında birkaç küçük ada var. Saat ilerledikçe kendimizi tropik bir kumsalda güneşin adaların arasında batıp gökyüzünün kızıllığını seyre dalarken bulmakta tüm yaşanan yolculukları unutturacak cinstendi.



Akşam yemek için dışarıda çok fazla seçenek var. Tatları bize göre acayip Malay lezzetlerinden, Çin mutfağına yada daha Avrupa tarzı yiyeceklere kadar bir çok seçenek var. Kuala Lumpur yazısında biraz Malay yemeklerinden söz ettim burada biraz meyvelerden bahsedeceğim ama önce biraz gezelim. Bütün bu tropik yerlerde gece pazarından incik boncuk bakma ritüelleşmiş bir aktivite.



Adanın doğal hayvanı olan maymunlar Cenang plajı bölgesinde yokmuş diye yazılıyor. Ama biz otelin çatısında bir kez gördük. Bunun anlamı şu dışarıya mayo asmayın, terliklerinizi dışarıda bırakmayın. Yoksa maymundan geri alması biraz problemli olabiliyor.





Ülkemiz yaz sıcağı bakımından çok şansı, burada insanlar ile konuşurken "nasıl çok sıcak buldunuz mu?" diye soruyorlar. Bizim orada da bu kadar sıcak olur, kar da yağar deyince de pek şaşırıyorlar. Tropikal ülke insanı hem bu kadar sıcak hem de kar fikrini zihninde canlandıramıyor. Ancak siz de orada göreceklerinizi bitki örtüsünün, yemeklerin, insanların ve çevrenizdeki her şeyin bu kadar farklı olabileceğini kafanızda canlandıramıyorsunuz. Bir kez olsun kendinizi böyle bir deneyime bırakmalısınız.



İki gün önce Kuala Lumpur'da Taipusam bayramında bulunmak. Binlerde hacı olmak için gelmiş Hindu ile bir arada olmak. Onların hac yolculuğunun iki şartı olan Sri Mahamariamman tapınağı ve Batu Caves’te onlarla birlikte bulunmak. O sesler, kokular o ritüeller dünyanın ne kadar büyük, inanışların ne kadar farklı olası fikri yetmezmiş gibi şu an burada bir Hindistan cevizi ağacının altında oturup Hint okyanusuna bakıyorum. İki gün önce yaşadığımız farklılıktan şu an bulunduğumuz farklılığa geçmek çok mu farklı oldu ne diye düşünüyorum. Bir on beş dakikanızı ayırın Thaipusam ile ilgili yazdığım yazıyı okuyun. Gözlerinizi yerinden çıkaracak bir deneyime hazırlıklı olun. Ancak hiç bir yazı veya resim size sesleri veya kokuları aktarmayacaktır. Burada sonsuz güzellik adasında tüm bunlar silik bir hayal gibi, tropikal meltem o kokuları bizden alıp götürdü doğrusu. İki kare resim size hayal dünyasına bir pencere açacaktır.




Sabah otelimizin güzel kahvaltısından ayrılış yaptık. Adada aktiviteleri kafanız da canlandırın yüzmeye zaman ayıracaksanız yanınıza mayo almanız gerekli. Ancak şapka, gözlük ve güneş kremi her zaman bulundurun.



İlk iş olarak Kok plajı yakınlarında arabamızı bırakıp biraz kumsal yürüyüşü ile güne başlıyoruz. Mavi ve yeşilin bir çok tonu, ayağınıza gelen sıcak sular insana harika hissettiriyor. Kıyıda bulduğum bir yaprak sanırım duygularıma tercüman oluyor. Plaj harika bu arada keşke mayo getirseydik diye düşünmedim desem yalan olur.




Buradan Oriental Village adı verilen turistik amaçlı kurulmuş bir Malezya köyüne yönlendik. Ada zaten çok küçük o yüzden en uzak yere yarım saate varmak mümkün ki burası o kadar bile sürmüyor.



Burada Malezya kırsal tarzında inşa edilmiş evlerde giyim, yerel el sanatları, yerel yiyeceklerin satıldığı biraz turistik amaçlarla kurulmuş bir köy. Neticede biz de turistiz bu konuda kendimi "ben turistik yerlere gitmem" diyen bazı gezginler gibi hiç sıkmam. Benim için hazırlanmış, derlenmiş şeyler benim hoşuma gider.



Gerçi bu derlenme içeriğinde bir piton yılanı olmasın da pek beklemiyordum ama arkadaşım Duygu'da pek cesur çıktı doğrusu. Uzun zaman sonra ben de denemeli miydim acaba diye düşünüyorum ama yılan da pek büyüktü.



Kültürel bir etkinlik gibi düşünün, yerel yemekler, bazı giyim kuşam dükkanları var. Çanta ve incik boncuk dükkanları böyle yerlerin olmazsa olmazıdır zaten. Malezya Kaplanı görmek ve File binmek gibi aktiviteler yapıldığını da öğrendim. Ancak biz büyük bir gruptuk file binmek çok vaktimizi alır diye denemedik. Hoş dekore edilmiş güzel bir yer.



Buraya gelme amacımızdan sapmadan köyü gezdikten sonra sonra bu köyün içinden kalkan Panaroma Langkawi Sky Cab adlı teleferiğe bindik. İki basamaklı bir teleferik sistemi burası, ilk basamak bizi deniz seviyesinden 650 m yukarı taşırken tamamen yağmur ormanlarıyla kaplı dağların üzerinde yol alıyorsunuz. Tırmanma sırasında sağ yanda göülen 3 granit tepe ise 450 milyon yıl yaşı ile tarihlenmiş. Sanırım görebileceğim en yaşlı kayalara bunlar. Rakamı hayal etmek çok zor ancak bu kayalar buraya dikildiğinde daha kara canlıları henüz yoktu sanırım.



İlk gözlem platformu Langkawi ana adasının manzaralarını sunan bir terasa sahip. Bu terasta bazı zamanlarda maymunlar olabiliyormuş ancak biz görmedik. Maymun görürseniz Küpe, takı kolye gibi aksesuarları çantanızda bulundurun lütfen. Çünkü buranın maymunları çok arsız canınızı yakabilirler.



Burada bir miktar bakındıktan sonra 1700 m yükseklikteki ikinci basamağa yine teleferik çıkıyoruz. Süper bir yağmur ormanı ve deniz manzaralı yolculuktan sonra iki gözlem platformundan süper bir manzara bizi bekliyordu. Hava iyiyse Tayland bile görülebiliyormuş. Biz göremedik ancak komşu Tayland adaları net bir biçimde görünüyordu. İnsanı saran güzel bir manzarası var.



Burada sizler için bir kaç cümle de Sky Bridge adlı köprüden bahsetmeye çalışacağım. Bu köprü 1600 m yükseklikteki iki dağ arasında kurulu dünyanın en uzun eğik asma köprüsüymüş. Eğik C şeklinde bir biçimi olan 125 m uzunluğundaki bu köprü sürekli değişen perspektifte sarsıcı bir manzara sunuyor. Yükseklik korkunuz yoksa çok etkileyici bir köprü. Biz gittiğimiz zaman kapalıydı çıkma olanağımız olmadı umarım siz şanslı olursunuz.




Yukarıda Skydome adlı bir 3 boyutlu sinema, Skypos adlı hatıra postası hizmeti sunan bir ofis ve Skyadvanture denilen motor veya atv gezileri de yapmak mümkün.



Buradan çıkışta Atma Alam Batik Art Village diye bir dükkana yöeliyoruz. Batik, bir kumaş boyama şekli olup Malezya’ya özgü bir sanatmış. Önce kumaşın üzerine bal mumu bir kalıp dökülür sonra içi özgün desen ve renklerde elle boyanırmış. Son aşamada sıcak su yardımı ile balmumu çıkarılır ve bir işlemle boyanın kalıcılığı sağlanırmış. Çok canlı görünen kumaşlar var. Bu yazıyı okuyunca bazılarınıza çok çekici gelmeyebilir. Ancak orada yüzlerce batik kıyafet gördüm bence Malezya’dan alınabilecek en güzel hediyelerden birisi. En azından kültürel bir aktivite gibi düşünüp bakmanızı öneririm. İçeride resim çekmek yasaktı bizde delmedik ama siz isterseniz internetten bakabilirsiniz.






Bize yüzmek çok daha cazip geldiği için Laman Padi pirinç müzesine uğramadık. Pirinç yetişmesi ve pirinç hakkında kısa ve ilginç bir müze düşünebilirsiniz. Ayrıca adada Yılan çiftliği ve timsah çiftliğinde gezme olanakları var. Ben ki o yılanla poz veremedim daha da çiftliğine gitmem. Sürüngenler oldum olası beni ürkütmüştür zaten.


"Resimde teleferikten inerken çinli çalışmalarından bir kare"

Ada ismi gibi doğal güzelliklerle dolu yemyeşil bir ada. Belirgin bir trafik problemi yok. Öyle yapılaşma da çok fazla değil. Her yer yeşil, yolda giderken adanın doğal meyveleri ananas, muz, mango ve bir sürü tropik meyvenin doğal bahçelerini görüyorsunuz. Belki siz yol üzerinde görürseniz durup bahçelerine de girersiniz. Biz sadece tatlarına bakmakla yetindik. Çok sıkılmazsanız size burada yediğimiz bir kaç meyvelerin bende bıraktığı izlenimlerden bahsedeceğim. Öncelikle ananas ve muz ülkemizde de var ve siz fikir sahibisiniz. Bu meyveler çok daha olgun ve lezzetli de olsalar bunları pas geçiyorum. Tadına bakanların %50 oranla sevip, %50 oranla nefret ettiği ünlü Durian meyvesini de Bangkok yazısına bırakıyorum çünkü oralarda çok meşhur.




Bu bölümde ilk bahsedilebilecek meyve Lichi meyvesi. İnternette pek çok yazı var çok tüketildiğinde zehirlermiş diye. Benim gördüğüm herkes çok yaygın tüketiyor. Zehirli olsaydı yemezlerdi herhalde. Çılgın tüylü kiraz gibi bir görüntüsü ve üzüm gibi bir tadı var. Hani ömrünüz boyunca hiç yemeseniz üzülmemeniz gereken çekirdeksiz üzüm tadında bir meyve. Resimde kırmızı lichi meyvesinin üzerinde gördüğünüz hormonlu mandalina gibi görünen meyve ise bir tür greyfurt benzeri bir şey.



İkinci meyve ise mangosteen, görüntü sarmısak gibi ancak yumuşak ve çok hoş bir aroması var. Kolay soyuluyor, çok dayanıklı olmadığı için dünyada yaygın değilmiş ancak bir yerde görürseniz tadına bakmanızı öneririm.



Sonuncu meyve ise Jack fruid. Allah'ın hikmeti ki bu karpuz büyüklüğündeki meyve ağaçta yetişiyor. Çok ağır ve dikensi bir dışı var insana bir sürü kişiyi öldürmüştür bu diye düşündürse de çok sağlam bir sapı varmış. Öyle hemen alıp yiyebileceğiniz bir meyve değil. Bir kere çok ağır ve kalım kabuklu. Balta benzeri bir aletle kabuğunu kırıp çok çekirdekli halden ayıklayıp satıyorlar. Tadı çok hoş yumurta büyüklüğünde mısır tanesi gibi görünüyor denenizi öneririm.



Üstteki resimde ülkenin milli yemeği satay. Görüntüye bakıp içinizden tavuk şiş diye geçirdiğinizi duyar gibiyim. Evet malzeme tavuk ancak Malaylar şiş kısmını sınırlarınızı zorlayacak tatlılıkta ve damağınızın bilmediği baharatlarla yapmışlar. Bir kez denemelisiniz ancak tatlı etlerle aranız iyi değilse tavuk şiş ümidiyle sipariş etmeyin.



Siz programınızı nasıl yaparsınız bilemiyorum ancak gezme sonrası otele gelip yüzme molası ve rahatlamanın ardından akşam yemeği yürüyüşü, yemek ve alışveriş için dışarı çıkmak pek rahatlatıcı geldi doğrusu. Şehir gezilerinde tabanları şişene kadar sağa sola sürüklediğim arkadaşlarım şoku tam atmak üzere oldukları noktaya gelince günler bitti ve onları Bangkok'ta fabrika ayarlarına döndürdüm. Adada canınız istediğinde yatış ve dinlenmece, bu adada böyle takılmak iyi geldi.



Langkawi adasındaki son günümüzün tekne turu için otelden ayrıldık. Siz de bu turu yapacak olursanız mayo giyin, yanınıza çok para almayın, pasaport almayın, gözlük, şapka, güneş kremi, su, içecek almanızı öneririm. Meyve ve baharatlı yiyecekler almamanızı özellikle öneririm yoksa maymunlar konusunda sıkıntı yaşarsınız. Takı, toka, küpe yok, ancak paketli bisküvi gibi şeyler onlarıda teknede tüketin toprağa basarken yanınıza almazsanız sorun olmaz. Kıymetli fotoğraf makineniz varsa için mutlaka naylon torba bulundurun.



Turun adı İsland Hopping Tour. Birkaç adayı kapsayan, adadan adaya zıplamalı bir tur. Bir noktadan biniyorsunuz öğleden sonraya kadar gün boyu aktiviteyle ile geçiyor.



Pulau Singa Besar (büyük aslan adası) doğal yaşam adası. Yani insan yerleşkesine kapalı. Burada denize tavuk derisi atılarak adanın sembolü olan kırmızı kartalların dalışlarının gözlenmesi aktivitesini için geliniyor.



Bir kaç olumlu ve olumsuz noktadan söz etmek gerekli mangrov ormanları çok etkileyici. Öyle denizin üzerinde bir birilerine el ele tutuşmuş gibi görünen ağaçlar gerçekten çok güzel.



Kartallar çok güzel ancak bizim doğan diye tabir edeceğimiz kuş boyutunda öyle görkemli bir boyutları yok. Tavuk derisi ile beslenmeleri de balık yemeye alışmış bu hayvanlara zararlı oluyormuş ki bu da üzücü doğrusu. Ancak yine de Langkawi kartallarını görmüş olanın mutluluğunu yaşadık.



İkinci durağımız Pulau Dayang Buting yani hamile kadın adası oldu ki burası ilginç bir yer. Adanın şekli yatan bir hamile kadın şeklinde. Adanın hikâyesinin onlarca varyasyonunu okudum sanırım kulaktan kulağa biraz değişim göstermiş. Ama Malezya ulusal tanıtım ofisinin anlatımı sanırım en güvenilir olanıdır. Adaya giriş uzun bir iskeleden. Burada bazen maymunlar çalınabilecek eşya ve yiyecek kontrolü yapıyorlar.



Biz de indiğimizde bir maymun gözetiminde giriş yaptık ancak bu arkadaş bize mesafeli davrandı. Siz onlarla samimi olmak isterseniz gıda teklif etmeniz yeterli.



Ada içerisinde kısa bir orman yürüyüşü ile bir tatlı su gölüne geleceğiz. Malezyalı yüzen onlarca kadın görürseniz şaşırmayın. Çünkü bu gölde yüzen ve suyundan içen hanımların çocuğu olduğuna inanıyorlar. Efsaneye göre bebeği olmayan bir Kedah Prensesinin burada yüzdükten sonra çocuğunun olması ve yüzlerce hanımın da bunu deneyip doğrulaması ile yaygınlaşmış inanış.





Esasen kişisel fikrim adanın hamile kadına benzeyen şeklinden dolayı bu inanış ortaya çıkmış. Adanın ortasında bir tatlı su gölü var. Üzerine dubalardan bir platform yapılmış. Sımsıcak göl sularına girmek çok güzel bir deneyimdi. Çocuk sahibi olma niyeti olan pek çok insan ve bizim gibi gezen turist var. Ancak kalabalık kesinlikle insanı sıkmayacak boyutta.



Ancak maymunlar her yerde, yolda, çatıda, banklarda. Sürekli tetikte ve sizden alabilecekleri şeyleri gözlüyorlar.



Buradan tekrar tekne ile Pulau Beras Basah ya da ıslak pirinç adasına varıyorsunuz. Bu ada tropik, çok güzel kumsallar ve güzel plajlara sahip. Hindistan cevizi ve palmiye ormanları ile dolu mavi yeşil denizlerle çevrili. Ada yüzmek, kumda yürümek, dinlenmek için çok güzel manzaralara sahip. Bizim teknemiz de burada yüzme molası verdi. Kaptanımızın uyarısı ile terliksiz olarak tekneden indik.





Resimdeki Arabistanlı Lawrence gibi görünen arkadaşıma bakarak ortam sıcaklığınızı hayal etmenizi de rica ediyorum. Güneş öyle yakıcı ki açıkta kalan yerleriniz çok fena oluyor. Alttaki resim eşim Canan anlattıklarımı pekiştirmek için kendisinin tur sonundaki resmini de ekliyorum. Siz görüntüden anlarsınız.



Açlık korkusu ile yoğrulmuş ve eşyasız yola çıkamayan biz Türk nesli elimiz de bir çok eşya ile plajdaki yerimizi aldık. Bu adanın maymunları çok yüzsüz ve samimi. İlk maymunun yanımıza gelip eşyalarımızı karıştırmaya başlaması uzun sürmedi.




Neyse ki Ali abinin kafasını şemsiye ile dürtüklemesi sonucunca ilk sortiyi bir portakal kabı ile savuşturduk. Malezya tropikal bir ülke dolayısı ile portakal yetişmiyor. Turistlerin yemesi için bir Akdeniz ülkesinden binlerce kilometre yol kat etmiş portakalımızı bir yağmur ormanı maymununa kaptırmamız çok dramatikti.



Ancak ikinci sortide iki koldan yoklamaya başladırlar. Hanımlar biraz da korkarak ama çaktırmadan biz yüzelim siz eşyaları kontrol edin diyerek denize girmeleriyle birlikte maymun nöbeti erkekler kaldı. Bir miktar daha itişme sonrası bir sortiyi daha geri püskürtünce eşyaları geri tekneye bırakmak daha makul göründü. Kıssadan hisse siz siz olun tropikal bir adada plaja eşya götürmeyin.





Deniz içinde canlı kaynayan, sımsıcak ve yemyeşil. Hani şu resimlerde görüp of çektiğiniz türden. Ancak fazla deniz canlısı dolu denizler sizi gererse bu da bir handikap olabilir. Su o kadar temiz ki çok ilerideki balıkları da net görebiliyorsunuz.



Tur sonunda akşamüzerine yakın sizinle adanın başkenti Kuah kasabasına yöneldik. Buradaki feribot iskelesi adanın ana kara ile uçaktan sonra ikinci bağlantı kapısı. Buradaki asıl hedefimiz Eagle Square (Dataran Lang) adlı bir meydan.



Adanın sembolü olan kırmızı kartal heykeli gerçekten çok hoş sanki heykel uçmaya çalışıyormul gibi görünüyor. Malaylar çok sıcak kanlı insanlar oradaki yerli turistlerle resim çektirme isteğimizi de gülerek kabul ediyorlar.




Meydanın müdavimlerinden “piton yılanlı abi” oradaysa gittiğinizde dev bir piton ile bir hatıra fotoğrafı çektirmeniz mümkün. Yeterince cesursanız deneyin. Eğer piton sizi yutmazsa çok iyi bir anı olur. Yutarsa da diğer insanlar için dilden dile dolaşan bir efsane olabilirsiniz. Ayrıca kartal meydanında çektireceğiniz fotoğraflar uzun süre masa üstünde saklayacağınız bir anı olacak.



Burada Al Hamma camini görme olanağınız olacak. Hani hep Hıristiyan ülkelerde kiliseler görülür ya burada cami görmek değişik geliyor insana. Ancak bir parantez açmak istiyorum güzel cami için Kuala Lumpur'daki Putra Jaya'yı görmelisiniz.



Kasabada duty free satış yapan pek çok yer var, eğer ilgi alanına girerse düşünebilirsiniz. Bölümü tamamlamadan bir noktayının üzerinden geçmek istiyorum. Bu İsland hoping tour uzun yıllar hatırlayacağınız bir tekne gezisi olacaktır. Adaya gelirseniz sakın atlamayın.



Üç gün bu sonsuz güzellik adasında bizim için su gibi geçti. Sanki gökten üç güzel gün düşmüş her birisi bize düşmüş gibiydi. Siz de Malezya Tayland birleşik programı yapıp iki başkent arasına bir tropikal ada sıkıştırabilirsiniz. Umarım sizi sıkmamışımdır ve umarım fikir verici olmuştur. Yarın Tayland’a gidiyoruz, hoşça kal Malezya seni unutmayacağız.



Eğer ilginizi çekerse Kuala Lumpur, Thai Pusam ve Bangkok yazıları ile tüm tatilin planına göz atabilirsiniz.

Kuala Lumpur:

Thai Pusam:

Bangkok 1:

Bangkok 2:


0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page