top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

Kuzey İspanya 9 "Olitte ve Zaragoza"

Güncelleme tarihi: 20 Ara 2019

    "Pilar'ın göz yaşları"

-Madrid başlangıçlı Barselona'ya kadar süren Kuzey İspanya turunun 9. günü-



  

    Alınacak yol : Tafalla'dan başlayıp Zaragoza'ya 140 km araba ve yaklaşık 4.5 km yürüme yolu olacak. Orta yoruculukta bir gezi rotası.

    Bugünü planlarken : Bask bölgesinden Barselona'ya doğru olan yolculuğunuzda kesinlikle etkileyici bir mola olacak Zaragoza. İlerleyen bölümde detaylandıracağım gibi kentte çok yoğun olmasa da Endülüs izleri mevcut. Endülüs ile ilgili bir bukle aranjman yapmak ve özellikle EXPO alanları gününüze ilginçlik katacak. Ama günümüze adını vermiş Pilar Katedrali ise gezinizin en görkemli dini yapısı olacak.




     OLiTTE

      Olitte bizim konaklayacağımız Tafalla kasabasına oldukça yakın konumda bulunan orjinal bir ortaçağ köyü. 1200'lü yıllarda yapılmış bir kale çevresinde konumlanmış güzel bir köy.



Taş evleri ve kaleden şatoya çevrilmiş gösterişli yapıları ile ziyareti hak eden bir yer. Taş evler oldukça güzel sanırım güzel hediyelikler de bulabileceksiniz.




Kentin dar sokakları,çarşıları şirin ve ilgiye değer. Yerel ürünler ve hediyelik eşyalar satan bir kaç dükkan kale çevresinde yer alıyor. Ama kalenin çok etkileyici bir görüntüsü var. Resimler de bu konuda fikir verici olacaktır.



    ZARAGOZA

    Zaragoza İspanya'nın beşinci büyük kentidir. Nüfusu yaklaşık 700.000 kişi olup sanayi alanında gelişmiş bölgelerinden birisi. Büyük turistik aksiyonlara sahip olmasa da sizin bir gününüzü dolduracak cazip gezme olanakları var. Barselona-Madrid yolunun ortasındaki konumu genelde öğle vakti otobüs ziyaretçisi yoğunluğu oluşturuyor



    Tarih konusunda oldukça kısa bir giriş ile işe başlayalım. Endülüs devletinin batı ucunda bulunan Zaragoza kenti Cordoba'daki devletin zayıflaması ile 1020 yılından itibaren "Saragosa Emirliği" olarak var olmuş. Emirlik, Faslı Murabıtların güneyden göçü sonrası onlara direnen ve Hıristiyanlarla işbirliği yapan bir devlet olmuş. 1118 yılında devlet Hıristiyanların kontrolü altına girmiş ve Aragon Devleti kurulmuş. Ancak daha önceden kurulan yakın ilişki nedeniyle Arap asker ve komutanlar Zaragoza ordusunda yer almaya devam etmişler. Aragon devleti bizim Ferdinant ve İsabel'e kadar devam etmiş ve zaman zaman Barselona'nın ve Sicilya'nın kontrolünü de elinde tutmuş.


Aljaferia Sarayı

    Kentin bence dört çekim noktası var; bunlara bizim gezme sıramıza göre kısa bir göz atalım isterseniz.


Aljaferia Sarayı

    Aljaferia sarayı Zaragoza Emirinin evi olarak tasarlanmış. Sevilla'daki Alcazar sarayını gezenler hemen hatırlayacaktırlar ki o dönemde ev saraylar dışarıdan bakılınca kale gibi oluyorlar. Çevresi surlarla çevrili tahkim edilmiş bir şekilde. Alcazar kadar büyük ve gösterişli değil ancak Endülüs kültürü ile sadece televizyonlarda karşılaşmış  ve külltür turizminden hoşlananlar için iyi bir deneyim olacak.




     Öyle karmaşık detaylara girmeyeceğim ama güzel bir yer. Elhambra ve Alcazar kadar kompleks ve görkemli değil ancak onlara benzerlikleri olduğu da çok açık. Taht odası ve büyük avlu etkileyici. Görmekten hoşlanacağınız bir yer olacak. Ancak ciddi bir park problemi var. Bunun için gitmeden bu konuda biraz çalışmanızın yararlı olacağını düşünüyorum.





     Bu noktadan sonra kentin kalbi sayılabilecek Pilar Katedrali'ne (Basilica Our Lady of Pilar) ziyarete gitmenizi öneririm. Rivayete göre milattan sonra 40 yılında havari Saint James kente gelmiş. Burada Meryem ana kendisine bir sütun üzerinde görünmüş ve kendi için bir tapınak yapmasını istemiş ve Aziz James ilk şapeli yapmış. Bu bina zamanla büyümüş, tıpkı Venedik'te olduğu gibi Kudüs'te ölen Aziz James'in kemikleri 1100 yılında her nasıl bulunduysa tapınak şövalyeleri tarafından buraya getirilmiş. Böylelikle Pilar Katedrali İspanya'nın en önemli dini yapısı ve iki haç merkezinden biri oluvermiş.




    Ama binanın kaderi 1600'lü yıllarda bir morisko mimar tarafından yeniden planlanınca değişmiş. Morisko Endülüs devleti yıkıldıktan sonra İspanya'da kalan Müslümanlara verilen addır.




     1700'lü yıllarda ünlü İspanyol ressam Goya tarafından iç süslemeleri yapılmış ve gerçekten etkileyici bir form almış. İçerisinde Meryem ananın sütün üzerinde göründüğü söylenen bir heykeli var ki millet akın akın onu görüp yardım istemeye geliyor.




      Binanın içi çok güzel ancak tabii nasıl bir ayak oyunu ile Jakaranda çiçeğinin mor rengine adını veren bizim Arjantinli Prenses Pilar bir kilisenin adı olmuş inanın bulamadım. Bu işte bir azizlik var ama hadi bakalım. Binanın içinden bahsedip durdum ama binanın siluetini sanırım hiç unutamayacağınız hatıralarınızın arasına yazacaksınız. Muhteşem bir Mudejar yapı, müthiş bir görsellik. Önündeki çok etkileyici meydan ile birlikte en az 2 saatinizi alacaktır. Bu bina ve meydanı hem gece hem gündüz görmenizi mutlaka öneririm.



     Kentin Pilar Katedralinin çevresindeki tarihi merkezi ve meydanı tam ortalayan alışveriş caddelerinde biraz yürüyüş ve yemek yemek için güzel fırsatlar var. Buraları da çok ilgiye değer yerler.




     Son olarak EXPO 2008 merkezi alanını mutlaka değerlendirmenizi öneririm. Su teması ile çok güzel görsellikte yapılar, yollar ve köprüler yapmışlar ki gerçekten çok farklı. Mavi ve turuncu renk ağırlıklı yer işlemeleri, sıra dışı köprüleri etkileyici binaları var. Bizim konakladığımız tasarım otelde bu bütünün bir parçası. Kime çizdirmişler bilmiyorum ama ellerine sağlık iyi yapmışlar. Antalya EXPO 2020 adayı olduğunda yapılan alan tamamen buradan çalıntı. Karşılaştırınca şaşıracaksınız. Bizimkileri çalıntı bir proje ile kazıklanmışlar gibime geldi.



     Konaklamamız : Bu geceki konakladığımız otelimiz EXPO 2008 alanına yapılmış dört yıldızlı bir tesis Hotel Hiberius. Booking beğeni puanı 8.7 ile müthiş kategorisinde. Binası bir tasarım otel ki bu gezide ikinci tasarım otel olacak. Tasarımı gerçekten ilginç, hoş ve etkileyici. Arabası olan gezginler için çok iyi durumda. Şehrin merkezine uzak ancak araba ile gezilecek yerlere ve park yerlerine kolay ulaşılabilir. Bahçesi ve çok yeterli bir havuzu var. Oldukça güzel köprü ve nehir manzaralı odaları var.



     Odalar türkuaz ve gri renklerde döşenmiş. Kahvaltısı güzel, etkileyici tasarımı bulunan oldukça temiz bir otel. Bu nedenle benim severek seçtiğim bir tesis oldu. Memnun kalacağınızı düşünüyorum.




     İnsanların pek de bilmedikleri rotalar olmasına karşın kesinlikle pişmanlık duymadan gezip güzel bir gün geçirebileceğinizi düşünüyorum.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

CORDOBA

bottom of page