top of page
Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

Kronberg "Frankfurt'un Güzel Köyü"

Bugün sizleri Frankfurt yakınlarında bir köye götüreceğim. O kadar yakın ki ana istasyondan S Bahn ile 15 dakikada varabiliyorsunuz. Eğer yolunuz Frankfurt'a düştü ise ve bir yarım gününüz varsa Kronberg tüm sempatikliği ile sizleri bekliyor olacak.


Son durak Kronberg olan S bahna biniyorsunuz ancak uyarayım iç metro hattı günlük kartları veya Frankfurt kart geçerli olmaz. Bilet için Rhein ticket denilen hava alanına da geçen Frankfurt içinde ulaşımda da kullanabileceğiniz 18 euroluk günlük bilet almanız gerekiyor.


Bu benim çektiğim bir resim değil internetten koydum. Böyle minik tepe üzerinde şirin bir yerleşim burası.


Sabah Kronberg'e yolculuk için uyandığımızda Almanya kasımında bizi bu gökyüzü karşıladı. Kızıl sarı gök rengi geçireceğimiz hoş günün habercisi gibiydi.


İstasyon tarihi merkeze çok yakın kısa bir yürüyüşle hemen gezilecek yerlere varmak mümkün. Tarihi köy merkezinin dışı ülkenin genel dokusundan çokta farklı değil.


Yol üzerinde çalışmakta olan bir işçinin bir su borusuna zarar vermesiyle ani bir su fışkırması oldu. Bizde böyle ülkemizde gelenekselleşmiş boru patlatma durumunun sadece güzel ülkemize ait yöresel bir durum olmadığını anlamış olduk.


Neyse ki az bir çabayla fışkıran suyu kontol altına alabildiler ancak 10 derece havada tamamen ıslanmak ta çok hoş olmamıştır sanıyorum.


Tarihi merkezde karşımıza çıkan ilk bina köyün karekteristik görüntüsünde daha çok bizim İstanbul boğazı yalılarını andırır tarzdaydı. Köyde hiç üç katlı bina olmadığını belirtmeme gerek yok sanıyorum.


Köyde dikkatimi çeken ilk şey koyu renkli arnavut kaldırımları oldu. Bu kaldırım türüne kesinlikle çok sempatim olduğu bir gerçek ancak burada kullanılan koyu rekli taşlar bir başka hava katmış. Hele hafif sabah yağmuru ile takındıkları parlak görünümün çekiciliği çok hoştu. Zaman zaman arkadaşlarımdan binalrdan çok kaldırımları öne çıkarmışsın eleştririsini duysam da bu taşların fotojenik cazibesi hep tavlamıştır beni.


Köy merkesi 300-400 yıllık modernize edilmiş binalardan oluşuyor. Görülebildiği kadarı ile çağımızın gereklerine uyum sağlayacak yenileştirmeler yapılmış. Ve binaların hepsi kullanımda içerlerinde insanlar oturuyor.


Almanya'da bahçelerde gördüğüm bu bitkinin adı ne bilmiyorum ancak yapraklarını dökünce çok hoş ve komik bir görünüm bırakıyor. Sanki her dalında bir kuş yuvası barmış gibi görünüyor.


Köyün girişinde hafif bir düzlük kısım var ama genelde dar sokaklar renkli evlerle çevrili. Burası Hessen eyaleti bu nedenle evlerin tipik görüntüsü Bayveya ve Thüringen'den biraz daha farklı.Dış cepheler ahşap kadar boya ile de renklendirilmiş.


Tabelalar tüm otantikliği ile tarihi şeklini kotumuş gibi.


Burası bir okul binası. Doğrusu binanın sempatikliği karşısında benim bile okuyasım geldi. Renk uyumu be pancurların güzelliği ağacın alımlı yeşiliyle çok hoş.


Zaten köy genelinde süs olrak renk kullanmaktan pek te kaçınmamışlar.


Sokaklarda her daim insan vardı, öyle ıssız falan değildi. Ve gördüğünüz gibi alımlılık ve güzelliği pekiştiren pek çok detaylarlar dolu minik sokaklarla doluydu. Bu detaylara insanlar zenginleştikçe mi önem veriyor yoksa önem veridiği için mi işleri hep iyi gidiyor sorusunu düşünmüşümdür hep.


Bir çok evin önünde durup poz vermek istedik .Aslında çocuklar bizi uyardı Almanlar evlerinin resminin çekilmesini pek sevmezler diye ama biz yine de bilmezden geldik.


Pamuk şekeri gibi masallardan fırlamış gibi binalar ve arvavut kaldırımlarının tüm sempatikliğine karşın modern ve iyi marka arabalarda kapıların önünde duruyordu.


Arabaların yenilik ve lükslüğü ve binaların yaşı düşünüldüğünde insanların fakirlikten eski binalarda oturmadıklarını. Tipik Alman mantığı olan "Eğer kullanılır durumdaysa değiştirme" felsefesinin sürdürdüklerini düşündüryor insana.


Bu porshe iki kapılı spor araba ile önünde duran ahşap neredeyse ahır hissi veren yapının tezatlığını da düşünmeyi sizin zihinlerinize bırakıyorum.


Köy küçük şirin gezilmesi çok kolay hani sıkı yürüseniz iki saate dolaşırsınız. Ama niye acele edesiniz ki bir sürü detay ve lezzet sizleri bekliyor.


Binaların köşe ve kapı süslemeleri çok incelikli bir ahşap işçiği taşıyor. Hani biz de olsa söküp müzeye koyacağın figürler köşeleri süslüyor.


Dükkanlar da bir başka ilginç. Küçük objeler, tenkli sovanlı bitkiler çok semptatik. Almamak için zor tuttum kendimi.


Dışına kadife gibi bir kumaş geçirilmiş ayva görünümlü bu sovanlı bitki nasıl besleniyor sonra toprağa dikmek mi gerekiyor düşünmeden edemedik doğrusu.


Bieaz dolaşıp bir kafeye attık kendimizi. Almanya'ya özgü apfelstrudelin bir versiyonunu denedik pek güzeldi.


Tabi ki yiyecek sektörü burada da Türklerin elinde ancak bir kafede veya Türk işletmesinde döner değil de karnıyarık ve lahana sarması görmek şaşırttı ve hoşumuza gitti doğrusu.


Sempatik köyün kendisi gibi vitrinleri bile özenilmiş ve dekore edilmiş.


Rossman daki çılgın çikolatalar bile bur duruma eşlik eder gibiydiler.


Burasını bilmiyorum ama bu şekil ve ambalajlama bizim buralarda okul önlerinde çok tutar.


Burası köyün meydanı çok minik ve sempatik renkli pancurlu evlerle kaplı.


Girişten itibaren izlediğiniz çarşı yolu üzerinde çok fazla güzek kafe var. Ama ara sokaklara mutlaka girin.


Bu hep yazılagelen hatta klişeleşmiş bir şeydir "ara sokaklara girin" denilmesi. Ancak Kronberg'de detaylar ve şirinlikler bakımıdan pek çok sokak sizi çok şaşırtabilir.


Her yapı farklı bir duruş ve renge sahip.


Ana meydndaki çeşme elinde çapa ve kovası olan bir hanım ile sembolize edilmiş. İnsana köy hayatını düşündürmesi amaçlanmış gibi.


Kapısına oturup poz verdiğim bu şirin evde kapı açıldı ve içeriden insanlar çıktı. Bu nedenle merhabalaşmak zorunda kaldık.


Bu yapı da bana meşhur çizgi film kahramanı Sünger Bob'u düşündürdü. Yapanlar da bunu hedeflemiş mi bilmiyorum ama netice bu olmuş.


Güzel detaylar, güzel evler.


Bu da kale dedikleri bina tırmana tırmana kapısına kadar çıktık.


Yağmur olukalrındaki çiçekliklere bayıldım. Bunların alınıp götürülmemesine de şaşırdım doğrusu.


Buda eski ev lüks araba birleşiminin başka bir örneği.


Tırmanma sırasında yer yer minik manzaralar sunan boşuklar da var.


Artık kalenin kapısına geldik sayılır kapıda üç mersedes vardı. Bunalar daha zengin kale yaptırmışlar kendilerine baksanıza.


Kapıya varınca para istediklerini gördük bahçeye giriş için ve zenginliğin sebebini anladık. Bahçesinden güzel bir Frankfurt manzarası var ama biz evimizden de benzer manzarayı dördüğümüz için girmedik doğrusu.


Bu plastik sandalye köyde gözü rahatsız eden tek detaydı diyebilirim.


İnerken hafif kaybolduk. Resimde görülen köpekli abiyi çaktırmadan ajan gibi takip ettik bizi bilindik yerlere çıkardı.


Takip sırasında önünden geçtiğimiz yapılardan birisi.


Bu da onun karşısında ona nazire yapar sevimlilikte başka bir ev. Teyze bana camdan az sinirli baktı ama neyse.


Ana cadde dışında yollar yer yer pek minik. Ama çok gezilesi bir köy burası.


İnsanın içini ısıtan hani önünde resim çekildiğinizde şunu çerçeveletsek mi acaba dedirtecek güzellikte yapılarla dolu.


Frankfurt'a yolunuz düştüyse ve bir yarım gününüz varsa Kronberg sizleri bekler.


Son olarak bu da bizim evimizden Frankfurt silüeti. Artık o kaleye giriş için para vermenize gerek kalmadı. Zaten üç tane mercedesleri var yeter kazandıkları.

Son söz: Kronberg size hoşça vakit geçirtir öneririm, planlarınıza ekleyin.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page