Brugge yazısına bir gezginin benim tam not verdiğim bir sözü ile başlamak çok uygun olacak sanırım:
“Belçika bir pasta ise Brugge onun çileğidir”
Brugge Flamanca “bröhe”, Fransızca “brujj” diye telaffuz ediliyor. Nüfüsü 120.000 kadar ve Batı Flanders eyaletinin başkentidir. Nüfusu ülkeye ve tüm Avrupa'ya göre yaşlı olup Belçika’nın en büyük huzurevi görünümünde sayılabilir. Öyle ki saat 21:00 da kente öyle bir sessizlik çöküyor ki gidip yatmak geçiyor içinizden.
Ortaçağda İngiltere ve Avrupa ile geliştirdiği ticaret sayesinde Avrupa’nın en büyük kentlerinden biri olmuş, tekstil ve goblen üretiminde dünya devi haline gelmiş. 1384 yılında Brugge Burgonya’nın başkenti olduğunda Hans Memling ve Van Eyck gibi büyük ressam ve sanatçıları barındırır duruma gelmiş. Ancak 1400lü yılların ikinci yarısında Zwin Nehri’nin alüvyonlarla dolması ve İngiltere’de yapılan ucuz tekstille rekabet edememe nedeniyle önemini hızla kaybetmiş. Ancak bu ani prestij kaybı bugün Brugge’nin Avrupa’nın en popüler turizm merkezlerinden biri olmasını sağlamış. Çünkü kentin asla yenilenmemiş ve değişmemiş küçük bir kent olarak kalmasına sebep olmuştur. Bugünkü Brugge’nin neredeyse tamamı 16. yüzyılın erken döneminden kalma binalarla dolu. Kanallar hala aynen durmakta. Sanki 500 yıldır zaman orada durmuş gibi. Bu korunmuş kentin tamamı Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almakta.
Kent öylesine korunmuş ki bu gezerken hangi yüz yılda yaşadığınızı bile unutabilirsiz. Bunu klişe cümle olarak yazmadığımı resimlerden kolayca fark edeceğinize inanıyorum. Sonbahar ayında, kanallar, 500 yıllık binalar ve hatta kuğular bile inanılmaz bir ahenk içerisinde duruyorlar.
Bazı gezilecek noktaları yazmaya başlamadan hemen belirteyim bu kentte bulunmak ve gezmek bir ayrıcalık. Kentin tamamını gezilecek yerler listesine ekleseniz hiç yanlış olmaz. Ama kentte yine de öne çıkan bazı yerler var tabii.
Nereden başlayacağınızı konakladığınız yere göre seçebilirsiniz. Size tavsiyem yazacağım gezilecek yerleri google earth haritasına işaretleyin. Sonra zamanınıza göre bir plan yapmak daha kolay olacaktır.
1. JAN VAN EYKPLAİN
Burası kent merkezini besleyen ana kanalın başı. Tuğladan yapılmış üç katlı binalarla çevrili. Binaların biri birileriyle uyumu müthiş. Sudaki yansımalarla beraber çok güzel görüntüler oluşuyor. Kanaldaki kuğuları saymıyorum bile. Kuğular bu kentte her yerdeler. Adeta kentin bir parçası olmuşlar. Kuğular ile bir kentin bu kadar iyi uyuştuğu başka bir yerlerim görmedim doğrusu. Kanalın sonunda ki meydanda meydana adını veren bir Van Eyck heykeli yer alıyor. Bu kişinin yaptığı pek çok eseri ülke genelinde görmek mümkün.
2. CHOCO STORY
Kakao cinsleri, Belçika’ya gelişi ve çikolataya kadar olan hikâyesini anlatan küçük bir müze. Her ne kadar İsviçre çikolatasını Belçika'nınkine göre daha çok beğensem de bu güzel kente de çikolata pek yakışıyor doğrusu.
3. GROTE MARKT
Gelelim şehrinin ana meydanına. Meydan 10.yüzyıldan beri şehrin politik, ekonomik ve sosyal hayatının merkezini oluşturmuştur. Bu özelliğini halen taşıyor. Bu müze kent tadındaki yerleşimde en az bir kaç kez buraya yolunuz düşecek. Birbirinden gösterişli yapılara ev sahipliği yapan bu meydandaki hemen dikkatinizi çekecek kule Belfort’tur.
Meydan oldukça büyük ve her köşesi ayrı bir güzellikte. Meydanın ortasında yer alan heykel 1302 yılında Fransızlara karşı yapılan isyana önderlik eden “Jan Breidel” ve “Pieter de Coninck’e” ait.
Meydanda kulenin hemen sol tarafında ki beyaz bina 1867 yılında inşa edilen Postane Binası. Dünyada en güzel postane binaları yarışması yapılsa Madrid ve Brugge bu dalda hayli iddialı olabilirler.
Kulenin tam karşı tarafında yer alan birkaç katlı, basamaklı, üçgen çatılı, alt katlarında kâffe ve restoranlar bulunan sevimli binalar eski lonca binalarıdır. Kesme şeker gibi yan yana duruşları çok sevimli.
4. BELFORT
Aynı Gent’te olduğu gibi gözetleme amacıyla yapılmış. Eski zamanlar da gözetleme amacı için yapılmış olsa da şimdilerde süs görevi görüyor.
83 metre yüksekliğindeki kulenin tepesine 366 basamaklı oldukça dar merdivenle, çok yorucu bir yürüyüşle çıkılabilir. Çok sayıda çanın bulunduğu bölümü ve şehri tepeden görüntüleyebilirsiniz. Bakış açısının çok dar ve rahatsız olduğunu belirtmek gerekir. Bu bölümde eskiden şehrin hazinelerinin tutulduğu bu çan odasına 9 değişik anahtarla girilirmiş. Sanırım güvensizlik her çağda var.
5. HİSTORİUM
2012 yılında açılmış bir müzedir. 1450 yılındaki Brugge ortamını ve bir aşk hikâyesini 5 duyuya hitap eder şekilde anlatmaktadır. Van Eyck’in resimleri eşliğinde farklı bir müzedir.
Benim bu müzeyi gezmeye vaktim olmadı ancak yaptığım incelemelerde hayli ilgiye değer bir yer olduğunu gözlemledim. Bir incelemenizi öneririm.
6. BURG PLAİN
Bu meydan Markt Meydanı’nın hemen arka tarafında postane meydanın hemen arkasına düşüyor. Bu meydanda hayli büyük ve tarihi bina ile çevrili. Meydanda Stadhuis, Kutsal Kan Bazilikası, “Eski Kayıtlar Evi (Oude Griffie)” gibi pek çok gösterişli yapı yer alıyor. Buranında çok etkileyici bir meydan olduğunu belirtmeliyim.
7. HEİLİNG BLOEDBASİLİEK
Burg meydanının bir köşesinde küçük bir yapı olan Kutsal Kan Bazilikası yer alıyor. Bazilika 1150 yılında II. Haçlı seferi sırasında bir Flaman Şövalye tarafından küçük bir şişe içinde getirilen Hz. İsa’ya ait olduğuna inanılan ve Papa tarafından onaylanan bir damla kutsal kan ile ünlenmiş. Bu nedenle Hıristiyanlar tarafından haç merkezi olarak görülen yapı çok popüler.
Kutsal kandamlasının bulunduğu şişe, içine konulduğu özel kutu ile birlikte her yıl “İsa’nın Göğe Çıkış Günü Kutlamaları’nda” şehir sokaklarında dolaştırılırmış. Peki o kana DNA testi mi yapmışlar gibi sorular sormayın. İnanış tüm dinlerde aynı biçimde çalışıyor.
8. ROZENHOEDKAAİ
Aslında burası tam olarak bir yer bile sayılmaz. Bir kanal, bir bina ve bir ağaçtan oluşan kentin en bilindik ve en çarpıcı manzaralarından birisini oluşturan bir yer.
Güzel fotoğraflar çekmeye hazırlanın. Her mevsim ayrı güzel ama Ekim sonu bir başka güzel.
9. ONZE LİEVE VROUWEKERK
Şehrin birçok yerinden yüksek tuğla kulesini göreceğiniz, Gotik “Onze Lieve Vrouwekerk” içindeki “Michelangelo” ait mermer “Meryem Ana ve İsa Heykeli” ile tanınan büyük bir kilisedir. Kule tuğladan yapılmıştır ve bu özellikteki dünyanın en yüksek kulesiymiş.
10. BEGİJİNHOF
Begijnhof; “geçmişte tanrıya hizmet eden, rahibeler gibi giyinen ve yaşayan ancak onlar gibi yemin etmeyen kadınlardan oluşan dini kadın hareketi üyelerinin yaşam alanlarına verilen addır”. “Beguine Hareketi” 1170-1180 yılları arasında Hollanda’da başlamış, Fransa, Belçika, Almanya gibi bazı ülkelerde yayılmıştır. Bu hareketin üyeleri olan kadınlar (Beguines) bir meydan çevresine sıralanmış, etrafı duvarlarla çevrili, küçük, basit evlerde bir arada yaşamış, kendilerini sosyal işlere adamışlar.
Beyaz sade döşenmiş evlerden oluşan ağaçlı avlusuyla çok dikkat çekici. Belçika’nın birçok şehrinde çok sayıda Begijnhof bulunmaktadır. Brugge kentinin Begijnhof'u 1245 yılında Flanders Kontesi tarafından kurulmuş, 20.yüzyıla kadar çaresiz durumdaki kadınlar için kullanılmış. Evlerin bazılarına girip gezmek mümkün. Kalvinistlerinkilere benzer tarzda sade az eşyalı yaşam tarzları var. Bu insanların kendilerini yardıma adamış olmalarından mı bilemiyorum ama saygı hisleri uyandırdı bende. Mutlaka bir kez avlusuna girmelisiniz bence.
10. MİNNEWATER
Begjinhof'tan çok az ileride bir yer burası. 1488 yılından bu yana bembeyaz, narin kuğulara ev sahipliği yapan “Minnewater (Aşk Gölü)”; muhteşem görüntüsü ile büyüleyici bir güzelliğe sahip.
Aslında ben susayım resimler konuşsun tarzında bir mekan burası. Sanırım her mevsim farklı bir güzelliğe bürünüyordur.
Bu gölün hemen yakınında faytonların sıralandığı, atların su içtiği, at başı temalı heykellerin bulunduğu bir çeşmenin bulunduğu meydan çok hoş. Orada oturup midye yemiş ve çok beğenmiştik. Midye Belçika'da hakikaten bir başka güzel.
15. KANTMUSEUM
Brugges dantel işçiliği ile tanınır. Danteller son zamanlarda Çin işi fabrikasyon tarza dönüşse de halen yere üretim çok yaygın. Genellikle yaşlı kadınlar dükkânlarının içinde veya büyük bir emekle dantel işliyorlar. Yaşlı kadınların harcadıkları emeği bir süre izledikten sonra dantelden yapılmış bir ürünü almak konusunda bir arzu duyacağınızı düşünüyorum.
Bu kadar gezilecek yer özeti yeterli sanıyorum. Ancak şunu unutmamak gerekli Brugge her yeri ile gezilmeye değer çok güzel bir yerleşim. Çok yer gördüm gördüğüm en güzel yerlerden birisiydi diyebilirim. Brugge gerçektende ülkenin vitrini. Kanallar, tarihi tuğla evler ve mükemmel dokusu ile inanılmaz. Son bir kaç kelime yazmak gerekirse Brugge'ü görün, Brugge'ü görün, Brugge'ü görün...
Comments