top of page
  • Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

BANGKOK Bölüm:1 "Doğunun Mistik Başkenti"

    Yaklaşık üç günlük sürede oldukça planlı ve organize gezdiğimiz Bangkok gerçektende doğunun mistik başkenti unvanını hak ediyor. Dünyanın en sıcak başkenti olarak saptanan bu şehre serin mevsimde gelmiş olmamıza karşın 35 derece civarında olan ısısıyla bu ikinci unvanını da hak ettiğini doğrulamak gerekir. Öne çıkan ilgiye değer tüm yerleri içeren iki yazı hazırladım. Bunu günlere bölmek sizin gezme gücünüze ve gün sayınıza göre size kalmış. Zıtlıkları ile çok etkileyici bir kent sizleri bekliyor, umarım sizde benim kadar hoşlanırsınız.



     GRAND PALACE

    Eğer kentte 5-6 gün kalmayacaksanız sabah mutlaka erken çıkmalısınız. Çünkü kent trafiği çok kötü, gezilecek yerler sayıca oldukça fazla. Bu bakımdan güne erken başlamak çok önemli.


Büyük sarayın dışı



     Grand Palace ziyareti yapmayı planlarsanız ki mutlaka planlayın burada uyulması gereken katı bir kıyafet yönetmeliği olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Mutlaka ayakları, bacakları ve kolları kapatacak kıyafetler giyilmeli. Erkekler uzun pantolon ve hatta uzun kollu tişört giymek zorunda. Kadınlar ise en az dirseğe kadar bir bluz ve dize kadar uzanan etek veya pantolon giymek zorunda. İçini gösteren, omuzu açık kıyafetlerle ziyarete izin verilmiyor. Uygun kıyafeti olmayanlar girişte bulunan kıyafet bölümüne yönlendiriliyor. Buradan bir ücret karşılığında kiralanan kıyafetler geri verilince, para iadesi yapılıyor. Para mühim değil ama giyilmiş kıyafetleri giymek sanırım hoşunuza gitmez.




    Yanınıza kısa kollu bir şeyler alın bir tuvalette veya kuytuda değiştirirsiniz. En ciddi kıyafetinizi takının. Tayland kralının sarayına gidiyorsunuz.




    Grand Palace yani Tayland Kraliyet Sarayı hiç şüphesiz göz kamaştırıcı bir yer. Pekte saray gezmekten hoşlanmayan biri olarak çok açık fikirlilikle yazıyorum bunları. Bangkok şehrinin en ünlü simgelerinden birisi konumunda. Grand Palace ziyaret edilmeden Bangkok’u gördüm, Tay kültürünü anladım denemez. 150 yıldan fazla bir süre Tayland Kralına ve ailesine ev sahipliği yapan, Geleneksel Thai Mimarisinin en güzel örneklerini taşıyan Grand Palace, yüzden fazla binadan ve tapınaklardan oluşmakta.




    Grand Palace, 1925 yılına kadar Tayland kraliyet konutu olarak kullanılmış. Etrafı 1.900 metre uzunluğunda 4 duvar ile çevrili olan sarayın duvarların içinde kraliyet konutunun yanı sıra devlet daireleri, çok etkileyici yapılar ve tapınaklar bulunuyor. Saray günümüzde Tayland Kraliyet cenaze töreni ve düğünleri yanında Budist takviminde önemli ritüellerde kullanılıyormuş. Bugün kısmen müze olarak halka açık olan sarayın bazı binaları hala kraliyet ofisleri olarak kullanılıyormuş.



    Burma saldırıları sonrasında eski başkent Ayutthaya’nın çökmesiyle birlikte başkent Chao Phraya Nehri’nin diğer tarafındaki Wat Arun civarına taşınmıştı. 1782 yılında Siam Kralı I. Rama döneminde başkentin Bangkok’a taşınmaya karar verilmesiyle Grand Palace’ın inşaatına başlanmış. Başlangıçta sadece birkaç saray binasından oluşan yer, daha sonra eklenen çok sayıda bina ve tapınaklarla bugün 218.400 metrekarelik bir alana sahip olmuş.

Bangkok’un en çok ziyaret edilen müzelerinden birisi olan kompleks, dış, merkez ve iç saray olmak üzere 3 bölümden oluşuyor.



    Dış Saray, eskiden Kralın doğrudan dâhil olduğu mülki idare, ordu ve hazine gibi hükümet birimlerine ev sahipliği yapmış. Bu dış avlunun bir köşesinde tarihi 14. yüzyıla kadar uzanan küçük ama oldukça ünlü olan Zümrüt Buda Heykelinin içinde yer aldığı Wat Phra Kaew yer alıyor.




    Tayland’ın en kutsal tapınağı ve dört haç tapınağından biri olarak geçiyor. Buda yeşil nefrit taşından yapılmış, aksesuarları ise zümrütmüş.



    İçerisinin fotoğrafının çekilmesinin yasak olduğunu hatırlatayım. Ancak bahçesi de diliniz tutulacak fotoğraflar çekilmek için yeterli.



    Süs ve ihtişamın doruk noktasına ulaştığı bir yer. Bahçesinin içerisinde de dikkate değer pek çok yapı var ve orada size onlar hakkında da bilgi vereceğim.



   En büyük ve en önemli yer olan Merkez Saray’da Kral’ın ikametgâhı ve devlet işlerinin yürütülmesinde kullanılan salonlar bulunuyor.



    Taht salonlarının yalnızca ikisi halka açık olmakla beraber bu salonların çok etkileyici olduğu belirteyim. Yapıların ön cephesinde yer alan detaylar ise ince bir sanatın ürünü ve çok güzel görünümdeler.



    İç Saray ise bizdeki haremin karşılığı Kralın eşlerinin ve kızlarının yaşadığı yer olarak kullanılıyor. Ergenlik yaşına kadar erkek çocuklar ve kadınlar bu bölümde kalıyorlarmış. Bugün iç alanlar ziyarete kapalı olarak duruyor.



     Gezmek yaklaşık 3 saatinizi alacak ve oldukça yorulacaksınız ancak hepimiz görsel kültür şokuna uğramış bir vaziyette tamamlamış olacaksınız sanırım. Büyük saray ve Wat Phra Kaew insanda hayranlık uyandıracak güzellikte ve farklılıkta yerler. Hiç aklınızdan çıkmayacak buraları.



      Talat Phra Chan

     Sizi küçük heykelcikler, tılsımlar ve el işi hediyelikler almanız için çıkışın hemen yakındaki Talat Phra Chan adlı çarşıya götüreceğim. Uğurlu heykelciğiniz için doğduğunuz günün haftanın hangi günü olduğunu bilmeniz gerekiyormuş, benden söylemesi.



Siz hiç pazardan takma diş aldınızmı?

    Wat Pho (Yatan Buda Tapınağı)

     Bangkok’un en çok ilgi gören tapınaklarından birisi ve bir haç tapınağı. Tarih ve tıp bilimini bir araya getirerek önemli bir meditasyon ve geleneksel masaj eğitim merkezi olan Wat Pho, bazı kaynaklarda Tayland’ın ilk üniversitesi olarak geçiyor. Büyük saraya komşu konumda ancak çıkışın tam aksi yönünde kalması nedeniyle nehir kıyısından yaklaşık 1.5 km yürümeniz gerekiyor.





    Wat Pho, 16. yüzyıl başlarında inşa edilmiş; 1781’de Bangkok’un başkent olmasıyla yeniden yapılandırılmış. Altın varak kaplı 46 metre uzunluğunda 15 metre yüksekliğindeki dev Budha heykeli, tapınağın en ilgi çeken figürü. Heykel, 1800’lü yılların ortasında tapınağa yerleştirilmiş ve tapınak Tayland’ın ilk üniversitesi olarak kullanılmaya başlamış.



     Budha’nın nirvanaya ulaşmasının betimlendiği Yatan Budha Heykelinin sadece ayakları 3 metre yükseklikte ve 5 metre uzunluğunda. Uğurlu kabul edilen 108 sayısına atıfta bulunarak, ayak tabanlarına sedef taşlarla, 108 olumlu eylem ve sembol işlenmiş.



    Duvarın dibinde sıralanmış 108 bronz kaseye para atılarak şans dileyenlere rastlayacaksınız. Arzu ederseniz siz de şansınızı deneyebilirsiniz. Atılan her para ile çıkan sesler tapınağın duvarında yankılanıyormuş. Bu para hem Wat Po’nun korunması hem de rahiplerin ihtiyaçları için kullanılıyormuş. Paranın girmediği bir ibadethane yok sanırım dünyada.




      Wat Pho, geleneksel Thai masajını denemek için en uygun yerlerden birisimiş. 200-300 Baht karşılığında ünlü Thai masajı yaptırılabilir, hatta masaj kurslarına kayıt olunabilirmiş. Bu tapınak, geleneksel Tayland masajının öğretildiği önde gelen okullarından biri olarak kabul ediliyormuş.



Tayland’da Budist tapınaklarını ziyaret ederken, omuzlarınızın ve dizlerinizin kapalı olması gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Ayrıca iç tapınak ziyaretlerinde ayakkabıların mutlaka çıkarılması ve sessiz olunması konusunda çok hassaslarmış.



     Şöyle bir özet yapacak olursak Büyük saray kadar görkemli bir kompleks. Bahçe içerisinde pek çok bina ve figür var. Başınızı döndürüp aklınızı zorlayacak kadar etkileyici diyebilirim. Gerçi resimlerde fikir verici olabilir ama bu iki yeri bir gezer ve pazaryerine de uğrarsanız akşam üzerine kadar ancak gezebilirsiniz. Eğer büyük sarayı ve Wat Pho'yu görmeyecekseniz Bangkok'a gelmeseniz de olur bence.



      MBK center

     MBK Center devasa bir alışveriş merkezi. Ancak birkaç bakımdan burası bildiğiniz bir AVM değil. MBK, Ma Boon Khrong (herkes için ticaret) kelimelerinin kısaltılmışından oluşan bir kelime. İçerisinde 2000 mağaza bulunan ve bir günde 105.000 kişinin ziyaret ettiği Bangkok’un en ünlü, en çok ziyaret edilen ve en çok beğeni almış mini minnacık, ufacık tefecik bir yeri. İkinci fark ise klasik AVM mağazalarından farklı olarak birkaç katını küçük satıcılara, kısa sürelerle kiralama imkânı sağlaması nedeniyle birçok yerel satıcıyla buluşma imkânı vermesi. İçinde kayolmanın pek mümkün olduğu karışık dizaynlı bir yer. İçerisinde Tayland ipeğinden değişik ürünler, Çin şapkaları, tik ağacından mutfak eşyaları bir sürü yerel takı ve sürüyle ayakkabı almak mümkün.


Wat Pra Kaew

     Bu arada bahsetmedim ama MBK’nın meyve reyonunda yemeye hazır çeşit çeşit tropik meyveler yemekten gözümüz döndü. Meyveler arasından en çok Durian Meyvesi, Rambutan ve Mangosten oldukça öne çıkıyor.


Wat Pra Kaew

     Durian meyvesi dışı sert ve dikenli iri bir meyve, ortasından soyulmuş şeftali gibi bir şey çıkıyor. Pek çok kişi tadını inanılmaz bulmuş. Tadı ilginç ama kokusu çok fena. Çok zorlayıcı bir kokusu olması nedeniyle pek çok otel durian meyvesi sokmanıza izin vermiyor.

Mangosten’in içi aynı bir sarımsak gibi. Sadece içi satılsa birçok insan sarımsak diye alabilir. Ama tadı çok tatlı ve inanılmaz yumuşak ve lezzetli.



     Rambutan ise kırmızı bir kirpi gibi çok çılgın bir tipi var. Onun da içinden üzüm şeklinde bir şey çıkıyor ve tadı da üzümü andırıyor zaten.



    Bu noktada çokça resim de eklediğim için birinci bölümü tamamladım. Yazının devamı içim ikinci bölümü okumanızı öneririm.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page