top of page
Yazarın fotoğrafıMurat Hüseyin inceoglu

PRAG "ORTA AVRUPA'NIN İNCİSİ"

Güncelleme tarihi: 6 Mar 2022


     Bir gezi rehberi çıkarmanın en zor olduğu kentlerden birisi burası. Çünkü gezilecek yerleri ile tek tek öne çıkmaktan ziyade tablo gibi yapısı ile tamamı bir gezi destinasyonu. Sokaklarında dolaşmak hayli keyifli, içerisinden Vlatava nehri geçiyor ve tarihi kenti eşit olmayan iki parçaya bölüyor.



     Her iki kısım da ilgiyi hak ediyor. Tamamı savaş görmemiş ve bomba düşmemiş bir kent; orta Avrupa mimarisinin taçlandırılmış hali. Buradaki tüm vaktinizde bolca yürüyün, ara sokaklarına girin. Seramik ve cam işçiliğinin detaylarını keşfedin. Siyah çek birası için ki Avrupa'nın kişi başına en çok bira tüketen ülkesi burası. Barok mimaride Viyana ne kadar iyiyse doğal dokusunu korumuş doğal güzelliğiyle de Prag o derece iyi. Bir harita edinin başlayın labirentlerde kaybolmaya. Aşağı ve yukarı kentin her sokağını gezin. Bir veya bir buçuk gün aşağı kenti gezersiniz diye önerebilirim. İkinci gün yarım gün yukarı kente yoğunlaşın. Böylelikle iki veya iki buçuk gün bu kente yeterli olacaktır.



     Eski Şehir Meydanı için kentin ruhu nitelemesi hiç de yanlış olmaz. Prag’ın sembolik yapılarının pek çoğu bu meydanın çevresinde toplanmış. Astronomik Saat ve Eski Belediye Sarayı, Tyn Kilisesi, Aziz Niklaus Kilisesi, Kinsky Sarayı ve Jan Hus Anıtı bu meydan ve çevresinde yer alan en önemli yapılardan bazıları. Çevresinde birçok hediyelik eşya satan dükkan ve restoranın da olduğu meydan gece gündüz şehrin en hareketli noktalarından. Oturun bir siyah bira söyleyin geleni geçeni seyredin. Bira içmek için çok uygun bir ülkedesiniz ve bence bu kentte bunu yapabileceğiniz en iyi yerdesiniz.




    Prag Eski Şehir Meydanı'nın en önemli yapılarından sayılan Astronomik Saat şehrin en önemli gezi noktalarından. Özellikle Astronomik Saat’te her saat başı gerçekleşen ufak gösteri turistler tarafından oldukça ilgi görüyor. Ancak bildiğiniz guguklu saatin biraz abartılmış ve tarihi hali işte. O bahsedilen astrolojik olayları da saate bakarak görüp anlayan yok zati. Saatin üzerinde yer alan kuleye çıkarak muhteşem Prag manzarasını seyredebilirsiniz ben çıktım manzara müthiş. Ama saat konusunda beklentinizi düşük tutun.



  Karl Köprüsü "Charles Bridge"

  1357 yılında inşa edilen Karl Köprüsü, Prag Kalesi ve Mala Strana ile Stare Mesto bölgelerini birbirine bağlayan güzel bir yapı. 516 metre uzunluktaki köprü üzerinde 30’a yakın heykel bulunuyor. Şehrin simge yapılarından olan köprü üzerinde performans sergileyen sokak sanatçıları köprüye ayrı bir hava katıyor. Kentin doğal çekim merkezi. Ortalama bir Prag gezisinde 6-7 kez geçersiniz üzerinden. İki ucundaki kuleler ve kontrol noktaları paranoyanın çağlar boyunca var olduğunun ispatı durumunda. Gece, gündüz, sabah, akşam günün değişik saatlerinde geçin her saatte değişik aktiviteler bulacaksınız.



  Prag Kalesi şehrin gerek tarihi gerekse turistik olarak en güzel yapılarından. Kale içerisinde yer alan, Aziz Vitus Katedrali, Eski Kraliyet Sarayı, Altın Yol, Aziz George Bazilikası, Aziz George Manastırı, Prag Kalesi Resim Galerisi ve Kraliyet Bahçeleri görülmesi gereken en önemli yerler arasında yer alıyor.



    Prag Kalesi yazdığıma bakmayın bizim bildiğimiz hiç bir kaleye benzemiyor. Hatta kale diye kim demiş o diyen hiç kale görmüş mü hep merak ederim. Nehir kıyısına geldiniz yukarı tepede gördüğünüz tüm yapılar bütününe kale demişler. Kısa bir özet yapacak olursak kentin asil ve zenginlerinin yaşadığı yukarı mahallesinin Çekler tarafından verilen adı diye özetlemek mümkün.



    Aziz Vitus Katedrali, Prag Kalesi’nde yer alan en önemli yapı. 1344 yılında inşa edilen katedral yapıldığı günden günümüze kadar Prag kral ve kraliçelerinin taç giyme yeri ve ebedi istirahatgahı olmuş. Gotik üsluba sahip şehrin bu güzel katedrali içinde yer alan vitraylar da oldukça etkileyici.



Ancak hayli para istiyorlar, Tanrının evi için para istemek fikri hep itici gelmiştir bana. Gotik kilise işte, Viyana'da Stephans Dome'a girdiyseniz es geçebilirsiniz.



   Eski Yahudi Mahallesi ya da kısaca Josefov, Prag’ın en eski ve önemli yerleşim alanlarından biri. Dokusu klasik Prag görüntüsünden çok farklı olmasa da görülmeye değer. Bölgede birçok tarihi yapı yer alıyor. Azize Agnes Manastırı, Eski Yeni Sinagog, Eski Yahudi Mezarlığı, Pinkas Sinagogu ve İspanyol Sinagogu burada görebileceğiniz en önemli yerlerden. Gezin dolaşın sokaklar dükkanlar pek keyifli.



  Şehre yukarıdan bakan Petrin Tepesi, Prag’a hakim güzel noktalardan biri. Prag'da gezilecek yerler listesinde olmasa da manzara hoş. 15. yüzyılda üzüm bağları ile ünlü olan tepe günümüzde birçok turistik yapıya ev sahipliği yapıyor. Petrin Gözlem Kulesi, Aynalar Labirenti öne çıkan yerleri ve Kablolu Tren Yolu ile aşağı kente bağlı. Kenti yukarıdan gören hoş bir yer ancak meydanda kuleye çıkmışsanız buraya çıkmanız çok şart değil çünkü benzer görünümde.



  Wenceslas Meydanı ya da bilinen diğer adı ile Vaclav Meydanı, Prag’ın en merkezi ve önemli meydanlarından biri. Kurulduğu dönemde at pazarı olarak kullanılan ve tarih boyunca birçok önemli olaya sahne olan bu meydan, günümüzde otel, restoran, kafe ve kulüplere ev sahipliği yapıyor. Hoş bir yer sonundaki görkemli yapı ulusal müze. Bu meydanda ülkenin ulusal markası Bata ayakkabı fabrikasının bir mağazası var. Oldukça güzel ayakkabıları var. Bir bakmanızı öneririm.



   650 yıl önce inşa edilen Prag Belediye Sarayı, Art Nouveau alanının en iyi örneklerinden. Tarih boyunca askeri okul ve ilahiyat fakültesi olarak kullanılan yapıda günümüzde konser ve sergi salonları yer alıyor. Dilerseniz yapıyı gezip burada yer alan kafe ve restoranlarda bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Yakınındaki barut kulesini'de "powder tower" mutlaka görün.



      Ulusal Müze

    Şehrin en önemli müzelerinden olan Ulusal Müze, Wenceslas Meydanı‘nda yer alıyor. 1890 yılında tamamlanan müze binası Neo Rönesans mimari etkilerine sahip. Geçici sergilerin de olduğu Ulusal Müze’de mineraloji, arkeoloji, eski para ve tabiat tarihi temalı koleksiyonlar var ve çok güzel bir müze. Müzedeki dev yengece kızım Zeynep'ten selam söyleyin çok sevmişti onu. Bir kaç saatinizi ayırabilirseniz oldukça dikkate değer bir yer burası.



  Vltava Nehri’nin Şeytan Deresi kolunun oluşturduğu ada olan Kampa Adası, şehrin gürültüsünden biraz uzaklaşıp kafa dinleyebileceğiniz güzel bir yer. Karl Köprüsü’ne giderken hemen alt kısımda kalan ada geçmişten günümüze birçok işletmeye ev sahipliği yapsa da sessiz ve sakin bir yer. Ama öyle ada diye yazdığımı da çok ciddiye almayın mini minnacık bir yer işte.



      Dans Eden Ev

     Aslında turistik bir yapı değil. Yani gezmelik değil görmelik bir yer Dans Eden Ev. Farklı bir görünüşü ve hoş bir mimarisi var. Bu tür özgün yapıları hep sevmişimdir yürüyüş rotanızı buraya denk getirmenizi öneririm.



     Manufaktura

     Ahşap işleri ile öne çıkmış bir hediyelik eşya dükkanı. Oldukça ilginç objeler tasarlanmış. Almasanız bile bir gezin, üç dükkanı var birisi mutlaka karşınıza çıkacaktır. Hoşça vakit geçirirsiniz.



      Yeme içme konusunda naçizane bir kaç öneride bulunayım. Bir gece paraya kıyın Kampa Park adlı restoranda yiyin Nehir kıyısının çok güzel mekanlarından.

     Bir de Restorance Mlejnice diye tarihi bir yer var yemekleri ve birası ile öne çıkıyor. Ama inanın daha bir sürü yer var. Prag bu konuda oldukça zengin çeşitliliğe sahip bir kent.



      Son bir kaç satırda özetleyecek olursak tablo gibi çok güzel cam işlerinin yapıldığı ve lezzetli biraları olan bir kent burası. İki kez gittim ve aradaki pahalılık farkı inanılmazdı. Anlaşılan hızla pahalılaşan bir ülke burası. Ancak orta Avrupa'nın incisi lakabını kesinlikle hak eden gezmesi kolay bir destinasyon. Tek başına gezerseniz üç gün, başka kentlerle birleştirirseniz iki gün yetecektir. Prag beklentilerinizi boş çıkarmayacak bir tablo gibidir, baktıkça bir çok güzelliğini göreceksiniz.



0 yorum

Comments


bottom of page