Öğlene kadar Tokyo'dayız hedefimiz Yoyogi parkı ve Harajuku semti olacak. Biraz size Tokyo'da evlilik ve çılgınlık turu attıracağım.
Yoyogi Parkı ve Meiji Jingu Temple
Tokyo’nun en büyük şehir parklarından biri olan Yoyogi yaklaşık 550.000 metrekarelik alanı kaplıyor ve ünlü Meiji Tapınağı‘nı içinde barındırıyor. Bu tapınakla beraber bir de Meiji Tapınağı Hazineleri Müzesi de bu parkta bulunuyor. Meiji kimdi diye soracak olursanız çok kısa tarih özeti için Japonya’ya giriş ılavuzu yazısını okumanızı öneririm. Uzun, eski çam ağaçlarıyla dolu olan park yeşil düzlüklerin yanında orman hissi de veriyor. Gerçekten çok büyük bir park. Girişte hemen sake fıçıları ilginizi çekecek eskiden sake tapınaklarda yapılır ve satılırmış Her tapınak en güzelini yapmak için yarışır ve ürünlerini tanıtırmış. O dönem tanıtım faaliyetlerinin izi olarak fıçılar duruyorlar. Bilmeyenleriniz için belirteyim sake bir çeşit pirinç viskisi diye tanımlanabilir.
İmparator Meiji Japonya'yı izolasyondan çıkaran, shogunluk dönemine son veren ve Tokyo'yu başkent yapan çok önemli bir şahsiyet. Bu Şinto tapınağı İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken adına 1920’de inşa edilmiş. İçinde 120 bin ağacın bulunduğu dev gibi bir orman parkın içine inşa edilen tapınak, parkın kalbinde yer alıyor. Hazır yazılmış dualar veya dileklerde var boş tahtalarda alıp bir çiviye asıyorsunuz. Geleneksel törenlerin de icra edildiği mekan, özellikle Japon kültürünü anlamak için büyük önem taşıyor. Özellikle hafta sonları evlilik törenleri yapılıyor belki bizde buna tanıklık ettik. Evlilik töreni gerçekten bizimkilerden çok farklı ve gelenekçi eğer mümkün olursa hafta sonu bu törenlere sizde tanıklık etmelisiniz. Tokyo kentinde gezmenizi önerdiğim üç tapınaktan en doğal olanı. Bahçeleri ve kendisi akılda kalıcı olacak. Hele ki gittiğinizde evlilik töreni de olursa tadından yenmez olacak.
Harajiku
Manga, Japonların çizgi romana verdikleri isim. Japonlar ciddi anlamda manga tutkunu. Metroda, parklarda, yolda, asansörde her yerde manga okuyan birine rastlayabilirsiniz. Manga kahramanları Japonların isteklerini yansıtıyor, mangalarda kızların hepsi yuvarlak büyük gözlü, sarışın, uzun bacaklı, seksi, erkekler ise yapılı ve düşündüğünü çekinmeden söyleyen cinsten. Gerçek yaşamda ara ki bulasın. Hayatlarından sıkılan Japonlar kaçışı manga'da buluyor. Bayağı yüksek sayıda insan bos zamanlarında mangalardaki gibi giyiniyor. Tokyo'nun ucuz elektronikçilerin yanı sıra manga tutkunlarının da başkenti. Sadece manga kitabi satan çok katlı kitapçılarla manga karakteri satan yüzlerce mağaza mahalleye dağılmış. Bunların yanında bir de manga karakteri giysileri satan yerler var. En sevdiğiniz manga karakteri olarak sokaklarda dolaşmak ister misiniz? Sizi bilmem ama Japon gençliği istiyor.
Kalabalık olmasına rağmen çok eğlenceli ve şık bulduğum bölgelerden bir oldu. Bu bölge butikleri, mağazaları ve galerileri kadar özellikle pazar günleri burayı mesken edinen, cosplay ve gotik tarzda giyinen gençleriyle ünlü. Cosplay, ya da türetildiği dil yani Japonca kosupure, kostüm ve play kelimelerinden türetilmiş. Bu cosplar gençler, çılgın kostüm mağazaları ve gotik giyimli insanlarla dolu olan Takeshita Caddesini yürürken hangi gezegende olduğunuzla ilgili şüpheye düşebilirsiniz!
Pazarları Harajiku tren istasyonu bölgesi Avrupa'dan gelmiş eski kıyafetlerin yeniden şekillenmiş formunu giyinen kızlı erkekli Japon gençleri ile doluyor. Çılgınlığın sınır tanımazlığı konusunda dilim tutulmuş durumda. Sizler için çok ilginç bir kültürel deneyim olacak tapınaklar ve gelenekleri konusunda oldukça tutucu olan Japonların gençliğinin Harajuku semtinde sergiledikleri durum ileri derecede şaşırtıcı. Bizde bırak gençleri eğlensin denir ya onlar da gençleri bırakmışlar. Gençlerin de içine ne kaçtıysa böyle bir sonuç çıkmış. Ancak yorumlarım sizi yanıltmasın bence burası Japonya'nın kültürel olmazsa olmazlarından.
Takeshita Dori
Harajuku semtinde dar bir sokak kendisi. Çılgın geçliğin buluşma ve eğlenme mekanı. Kafeler, restorantlar ve mağazaların bulunduğu oldukça kalabalık bir sokak.
Yiyecek konusunda da çok popüler olan bu sokakta kreplerin ve waffleların sokağa yaydığı harika kokulara yenik düşebilirsiniz. Japon bayanları etek giymeyi çok sevdiğinden olsa gerek sadece çorap satılan birçok dükkân var. Çorap deyip geçmeyin burada bayanların çorapları kıyafetlerinden daha ilgi çekici. Kedili, terlik şeklinde onlarca değişik şeklini gördüm. Çok ilginç kostüm mağazaları ve çok ilginç kozmetik ürünlerin satıldığı dükkânlar var. Aşırı çılgın bir sokak burası kostümler, dükkânlar, ilginç ürünler ve insanlar, insanlar, insanlar anacım ne kalabalık bir yer burası! Aslında Tokyo çok kalabalık 35 milyonluk kent mi olur canım. En iyisi biz buradan biraz uzayalım bana kalabalıktan daral geldi diyebilirsiniz sonunda.
Tokyoda acayiplikler yazmakla bitmez bazı dükkanların kapısında çalışma saatleri 04:00'ten 26:00'ya kadardır yazısı gözüme ilişti. Yanlış yazmışlar ya espri yapmışlar herhalde diye geçiştiriyorum, daha sonra bir lokantanın önünde de 05:00'ten 25:00'e kadar çalışıyoruz yazılınca şüphelendim ve araştırdım. Aslında demek istedikleri sabah beşte işe başlayıp gece birde kapandıklarıymış. Tokyo'da hiç kapanmayan bir çok işletme varmış. Örneğin bilardo ve dart salonları. Gece 3'te kalktınız ve canınız bir el bilardo atmak istedi, evde oturacak haliniz yok ya. Tabi o saatte metro çalışmıyor. Bilardo oynadıktan sonra eve dönerken taksiye tonla para vermek yerine en yakın internet kaffede uyumaya ne dersiniz? İnternet kaffede uyumak istemezseniz karaoke barda uyumak istersiniz belki? Ya da DVD salonunda? Ya da manga ( çizgi roman) salonunda? Bu işletmelerin hepsi Tokyo'da 24 saat açıkmış, üstelik hepsi de isteyene yatacak yer, duş ve pijama sağlıyorlarmış. İnternet kaffeye girdiğinizde size ne çeşit kabin istediğiniz soruluyor, isterseniz büyük yataklı isterseniz geniş koltuklu ya da sadece sandalye. İçeride çorba, kahve ve gazlı içecekleri bedava veren bir otomat bile oluyormuş: internet, içecek, pijama ve uykunun bedeli saatte 4 dolar, sabah üçten sonra fiyatlar yarıya düşermiş. Burası tuhaflıklar ülkesi okudukça, baktıkça şaşırıyorum. Bazı şeylerin olağan üstü normal ve düzenli olması ile bazı şeylerin olağan üstü farklı ve tuhaf olması hali iç içe burada.
Tokyo’daki ünlü Tsukiji balık hali dünyanın en büyüğü konumundaymış. Yaklaşık 65,000 kişinin çalıştığı bu hal'den günde 2,000 ton balık geçiyormuş. Sabah saat beşte "ton balığı" açık arttırması ile başlayan hareketlilik öğlene dek sürermiş. Mutfağının temeli pirinç ve balıktan oluşan Japonlar her türlü balığı tüketmeyi sevdiği için Tsukiji’de dünyanın dört köşesinden gelen bin bir çeşit balık türünü satın almak mümkün oluyormuş. Hal'in içindeki sushi lokantaları sabah altıdan itibaren açılıyormuş. Sabah hazırlanan taze balık sushisi en lezzetlisi olurmuş. Sabah kahvaltısında çiğ balık yemek sizi ne kadar açar bilmem ama taze balık yemek istiyorsanız dünyada Tsukiji’den iyisi yokmuş. Gün henüz ağarırken Japonlar iyi lokantaların önünde uzun kuyruklar oluşturuyorlarmış. Burasıyla ilgili pek çok yazı okudum ve görsel inceledim büyüklüğü ve karmaşıklığı inanılmaz. Yaklaşık 80 kiloluk dev balıklar açık artırma ile satılıyorlar. Ancak açık artırma sabah 5:00'te ve saat 2:30'da kayıt yaptırmanız gerekiyor. Benim gözüm yemedi hevesli olanınız varsa yolu tarif edebilirim. Ancak ambiyans thaipusam bayramı kadar sıra dışı belirtmiş olayım.
Aslında bu geziyi burada bitirebilirsiniz, Tokyo'da altı gün yapar size acayip şeyler gösterir geri getirebilirim. Ama bir yerlere gitme dürtüsü var ya çok fena. Ancak bu gezide iyi anladım ki bir gezi bir puzzle gibi puzzle zorlaştıkça, parça sayısı artıkça benim aldığım keyif ve başarma duygusu artıyor.
“Boşuna ne strese giriyorsun yok ulaşımıydı, yok yetişmesiydi, yok konaklamasıydı.” Cevabı yine kendime mırıldanarak söylüyorum “Bu iş merak işi. Gitmezsem çatlayacağım."İşe yeni başlarken yine "merak ve heyecan" beni benden alan Asya kültürünün en güzel desdinasyonlarından birisi mi olacak? Bu sefer kim bilir, belki artık Asya’dan nefret eder miydim?” gibi soruları soruyordum kendime. Gördüklerim, okuduklarım ve izlediklerimi yorumladıktan sonra dünyada gördüğünüz yerlerden en ilginçlerinden birine hazırlanmanız gerektiğini söyleyebilirim. Sadece shinkansen trenlerine binmek için bile Tokyo'dan ayrılmaya değer.
Hayallerin peşinden gitmek kadar güzel bir şey yok hayatta. Önüne gelen her engeli, seni bu hayatta motive eden ne varsa peşinden giderek yok edebilirsin. Bu iş bir tutku işi. Ne zaman bu kadar uzaklara gelecek olsam “Ne işin var burada. Gitsene Marmaris’e, Antalya’ya, Çeşme’ye. Yolunu, dilini bilmediğin yerde ne işin var.” diye hep kendime söyleniyorum. Ama dünyanın büyüsüne kapıldık bir kere, bir hayalin peşinde istikamet Osaka hızlı tren sizi bekler.
Comments